Shadow Tactics: Aiko’s Choice (PS5) – İnceleme

Normal kaidelerde yıllar evvel oynadığınız bir oyun yeni bir platforma geliyor diye tutup inceleme yazmaya pek sıcak bakmayabilirsiniz. Lakin kelam konusu Mimimi Games üzere kapanıp gitmesine çok lakin çok üzüldüğünüz bir stüdyonun Shadow Tactics: Aiko’s Choice üzere hoş mi hoş bir oyunu olunca, ister istemez kendinizi bir sefer daha ekran başında buluyorsunuz sevgili Oyungezerler. Bir yandan bu oyunu ne kadar sevdiğinizi hatırlayıp memnun olurken bir yandan da bu işe imza atan stüdyonun kapanıp gitmiş olmasına hayıflanıyorsunuz.

Mimimi Games, Shadow Tactics: Blades of the Shogun’un akabinde bir ek paket yapmak istiyor. Ancak maddi şartlar çok da uygun değil. THQ ile Desperados 3’ü yapmak üzere bir mutabakat yapılınca aradıkları imkânı buluyor ve ana oyundan tam 5 yıl sonra bu ek paketi, Aiko’s Choice’u oyun severlerle buluşturuyorlar. Her ne kadar temelde bir ek paket olarak düşünülmüşse de ana oyun olmadan da oynanabilen, bir manada bir yan oyun olarak çıkararak da bir sefer daha oyun severlerin gönlünü kazanmayı başarıyorlardı.

Ne yazık ki işler sonrasında pek de beklendiği üzere gitmedi. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında çıkan Shadow Gambit: The Cursed Crew sonrasında maddi ezalar nedeniyle faaliyetlerine devam edemeyeceklerini açıkladılar.

Fakat Daedalic Entertainment’ın gönlü Aiko’s Choice’un raflarda tozlanıp gitmesine razı olmamış aşikâr ki, tekrar bir 6 Aralık’ta konsol versiyonuyla karşımıza çıktılar. Yeterli de yaptılar.

Neymiş bu Aiko’nun yapacağı tercih bakalım

Oyunu oynamamış olanlar (veya “Üzerinden çok vakit geçti, ne anlatıyordu unuttum” diyenler) için kıssaya süratlice bir bakış atalım isterseniz.

Ana oyundaki maceranın sonlarına hakikat yol aldığımız bir kısımda, kahramanlarımız Kage-sama ile yüzleşmeye hazırlanırken takımın bir yan yola sapmasını gerektirecek bir olay gerçekleşiyor. Grubumuz bir masa etrafında toplanmış sonraki atılımlarını planlamaya hazırlanırken, Aiko’yu bir kunoichi olarak yetiştiren kişi, Leydi Chiyo, adamlarıyla odaya dalıveriyor ve grubun 2 üyesini, keskin nişancımız ihtiyar Takuma ve bir vakitler sokakların eli uzun kızı şimdiyse Takuma’nın çırağı olan Yuki’yi yanına alıp gidiyor. Adamlarına da geri kalanların icabına bakmaları talimatını veriyor.

Geride kalan üçlümüz, ana oyunumuzun baş karakteri samuray Mugen, ninja Hayato ve bu sefer öykünün merkezine hakikat bir adım atan Aiko, geride kalan askerleri halledip bulundukları binadan kaçıyorlar. Bölgedeki askerlerin konuşmalarına kulak kabartıp arkadaşlarının nereye götürüldüğünü öğrenmeye çalışıyor, bunun akabinde da evvel Yuki’yi sonra da Takuma’yı kurtarıp son maksada yöneliyorlar: Kage-sama’ya yardımcı olan Leydi Chiyo’yu indirmek. Aiko’nun yapacağı tercih de varsayım edilebileceği üzere oyunun sonunda karşımıza çıkıyor.

Bence Aiko’s Choice’un ana oyuna düzgün yedirilmiş bir öyküsü var. Hem oradaki akışla çelişecek bir nokta bulunmuyor, hem de tam yerli yerinde bir noktada yan yola saptırıp takımı tam manasıyla kullanabilmemize imkân verilmiş durumda. Ayrıyeten kahramanlarımızdan Aiko’nun da geçmişin hayaletleriyle yüzleşmesi sağlanmış bulunuyor. İçimden “Keşke grubun geri kalan üyeleri için de benzeri halde yan oyunlar geliştirebilselerdi” diye geçirmeden edemiyorum.

Aiko’s Choice, kâğıt üzerinde 6 kısımdan oluşuyor. Lakin bunlardan 3’ü ana kısım, 2 tanesi kısa geçiş vazifeleri, biri de oyunumuzun kapanış kısmı. Buradan da anlaşılabileceği üzere temel vakit harcayacağınız kısımlar ana kısım olarak isimlendirilebilecek kısımlar.

Bu kısımlarda bu şekil bir oyun için hayli büyük haritalar var ve bu vazifeleri tamamlayabilmek için haritayı kesim parça ele almak, adım adım ilerlemek durumundasınız. Her ne kadar takım üyelerimizin kendine has yetenekleriyle düşmanlarımızı alt etmenin türlü türlü yolunu bulabiliyorsak da harita üzerinde düşman dağılımı bizleri ince eleyip sık dokumaya sevk ediyor. Bu da bana ziyadesiyle keyif veriyor.

Ayrıca ana vazifesi yerine getirmek haricinde, haritada yapılabilecek öbür şeylerin peşinden koşmak yahut vazifeleri bitirmenin alternatif yollarını aramak için tekrar tekrar oynamaya sevk eden bir yanı da var, bu tarafıyla de takdiri hak eden bir oyun Aiko’s Choice.

Ana oyuna nazaran ne görsel açıdan ne seslendirmeler kısmında önemli bir değişiklik kelam konusuydu bu ek pakette. Muhtaçlık da yoktu esasen, çok beğenilen, çok kafiydi bence. Konsol versiyonunda da görsel açıdan bir güncelleme kelam konusu değil, arayüz haricinde olağan. Tahminen bu versiyonla ilgili eleştirilebilecek noktalardan birisi olarak arayüzden bahsedebiliriz. Ekranın dört bir köşesinde yer alan ögeler çok kalabalık yapıyormuş üzere hissettirdi vakit zaman. Ne kadar sadeleştirilebilirdi, nasıl bir yol izlenirdi bilemiyorum. Fakat ufak bir dokunuş kötü olmazmış güya.

Bir de kimi yerlerde denetimlerin kısıtlı hissettirdiği yerler oldu. Tabiatı gereği PC’de klavye-fare ikilisiyle çok daha seri hareket edebildiğimiz, farklı noktalarda daha değişik ataklar yapabildiğimiz için işler daha rahat ilerlerken konsol versiyonunda biraz daha farklı yol almamız gerekebiliyor, PC’de görece daha kolay hallettiğimiz kimi vazifelere konsol versiyonunda biraz daha fazla vakit harcamamız gerekebiliyor. Bu da şahsen çok şikayetçi olduğum bir şey değil. Tekrar de akıllarda soru işareti kalmaması ismine açıklamak istedim.

Artık ufak ufak toparlayalım. Yıllar sonra, bir mazeretle geri dönmek bir yandan sevindirdi, bir yandan da ne kadar hoş bir stüdyoyu kaybettiğimizi hatırlatıp hüzünlendirdi. Umuyorum günün birinde geri dönüş haberlerini alırız. O vakte kadar eski oyunlarıyla vakit geçirmeye devam edebiliriz. Hazır bu türlü bir mazeret de verilmişken, değerlendirmemek olmaz.

Konsol oyuncusuysanız, oynayabileceğiniz en güzel taktik strateji oyunlarından birisi Aiko’s Choice. Bütçeniz el verdiğinde, bir fırsat bulduğunuzda mutlaka oynayın derim. Pişman olmazsınız.