The Legend of Zelda: Echoes of Wisdom – İnceleme

Bütün bir seriye ismini veren prenses sonunda denetimi almamıza müsaade verdi… Bir iki yan oyun haricinde ana seride Link ile oynuyor ve çoklukla Zelda’yı kurtarma misyonunda oluyorduk. O denli ki seri hakkında bilgisi olmayan beşerler (bir vakitler ben de) Link’i Zelda zannediyorlardı haklı olarak. Hasebiyle Echoes of Wisdom’a bu manada özel bir oyun diyebiliriz. Zelda, Link üzere savaşamıyor; kendisi daha çok “kalem kılıçtan keskindir” düsturuna sahip. Çok vakit neredeymiş diyeceğim de kurtarılmayı bekliyordu genelde doğal. Her neyse, Zelda’nın oyuna ismini da veren zekasıyla -tabii sizin zekanız da eklendiğinde- yapabileceğiniz şeylere şaşırmaya hazırlanın!

Biraz da siz kurtarıcı olun prenses…

Echoes of Wisdom, 2019 imali Link’s Awakening ile birebir aynı görsel yapıya sahip. Minyatür bir Breath of the Wild ya da Tears of the Kingdom olarak da düşünebilirsiniz. Hyrule’un tanıdık bölgelerinde, tanıdık ırklarla çevrili bir halde başlıyoruz maceraya. Hatta Link olarak başlıyoruz, Link tekrar tutsak olan Zelda’yı kurtarıyor fakat bu sefer de kendisi karanlıklara çekiliyor, onu kurtarmak da Zelda’ya kalıyor. Karanlıklar dediğim de, Hyrule’un her yerinde irili ufaklı boyut kapıları açılıyor ve insanları içine çekiyor. Bu kapılardan Hyrule’un karanlık bir versiyonuna geçiş yapıyoruz. Gayemiz natürel ki de Hyrule’un dört bir köşesinde açılmış büyük kapıları kapatmak ve içeri düşen insanları (ha, bir de Link’i!) kurtarmak.

Hyrule’u karanlıktan temizleme vazifesinde Zelda’ya Tri isminde bir ışığımsı varlık yardımcı oluyor. Tri’nin Zelda’ya sağladığı çeşitli büyülü güçler var, bunlardan birincisi eşyaların kopyasını yaratabilme gücü. Masa, yatak, kutu, ağaç, taş, örümcek, yılan…. Hepsini yazsam koca bir paragraf fiyat herhalde. Oyun boyunca karşılaşıp kopyalamayı öğrendiğiniz nesne ve yaratık sayısı çok fazla. Bunların oluşturacağı kombinasyonları da düşündüğünüz vakit ortaya inanılmaz bir çeşitlilik ve yaratıcılık alanı çıkıyor. Nintendo tekrar en güçlü olduğu alanlardan birini konuşturmayı başarıyor: Oyuncuya çeşitli oyuncaklar veriyor ve onları istediği üzere kullanması için büsbütün özgür bırakıyor. Hani Breath of the Wild ve Tears of the Kingdom’ın açılışında, mağaradan alabildiğine geniş bir dünyaya birinci sefer adımımızı atarız ve oyunun ismi bizi karşılar, oyun bize “Bu dünya senin, istediğin yere git, istediğini yap” der ve elzem bilgiler dışında hiçbir ipucu vermez ya, işte Echoes of Wisdom da birebir biçimde. Elimize eşyaları veriyor, diyor ki “Bak bunları bu türlü art geriye kullanarak kendine tahliller yaratabilirsin. Mesela şu masa ve kutuyu yan yana koy ve o ulaşamadığın yere zıpla lakin objeleri hudutlu sayıda kopyalayabileceksin. Ona nazaran planlarını yap. Haydi âlâ eğlenceler!” Bir yerde tıkanıp kaldınız mı, önünüzdeki bulmacayı bir türlü çözemediniz mi? O vakit biraz daha düşünecek ve farklı kombinasyonlar deneyecek, soruna diğer açılardan bakacaksınız çünkü tahlil aslında elinizdeki nesnelerde yatıyor (Ya da çok sıkılırsanız Youtube’a başvuracaksınız, aaaah ah, evvelden Youtube mu vardı? :P).

İhtimaller denizinde boğulalım prenses

Oyun aksiyondan fazla bulmaca çözmeye tartı veriyor, bulmacaları da BotW ve TokK’daki shrine’lar üzere düşünebilirsiniz. Eşya kopyalama haricinde ilerledikçe açılan öteki güçleriniz de olacak. Kendinizi bir objeye (ya da yaratığa) bağlayıp hareket ettirebilme üzere örneğin. Shrine’larda elinizdeki güçleri kullanarak bulmacaları birçok farklı yoldan çözebiliyorduk, burada da tıpkı formda. Bir bulmacanın tek bir tahlili yok. Hatta birtakım oyuncular o denli şeyler yapmış ki “Oha bu da yapılabiliyor muymuş!” diye şaşırıp kaldım açıkçası. Zibilyon tane objeyi nasıl kullanacağınız büsbütün sizin yaratıcılığınıza bırakılmış. Oyunda bir noktada haritayı daha süratli arşınlayabilmek için atınız da oluyor ancak cet gerek olmadan pek süratli gidebileceğiniz bir dolu yol var. Çözmesi size kalmış 🙂

Aksiyon kısmındaysa, istediğiniz vakit kısa müddetliğine Link’in güçlerini kullanabildiğiniz bir forma dönüşüveriyorsunuz zira Zelda fazla pasifist bir prenses. Link’in ünlü kılıcını yahut okunu kullanarak düşmanları pataklama talihiniz var lakin bu özelliği kısıtlı bir müddet için kullanabiliyorsunuz, hasebiyle stratejik düşünerek kullanmakta fayda var. Bunun dışında düşmanları Zelda ile bertaraf etmek isterseniz oyun bir anda Pokémon’a dönüşecek. Öldürdüğünüz her türlü yaratığı kopyalamayı öğrendiğiniz için oyunda ilerledikçe elinizde bir dolu yaratık olacak ve hangisini ne halde kullanacağınız tekrar büsbütün size kalmış. Uçan yaratıklar mı var, o vakit mızrak atan bir canavar çıkarın! Ya da taş fırlatan ahtapotumsu yaratıkları üst üste dizerek küçük bir taret oluşturun. Çıkardığınız yaratıklar fazla mı yavaş? Onları bağlama gücünüzle direkt denetim ederek darbelerden kaçmalarını sağlayın. Ya da yere mayın döşeyin, düşmanı mayının tabanına “taşıyın.” Ya da düşmanın suya düşmesini “sağlayın.” Ya da… Anlayacağınız, seçenekleriniz o kadar fazla ki, keşfedip “Aaa bunu da yapabiliyorum demek ki!” demesi başka keyifli oluyor. Burada ufak bir tavsiye vereyim, öğrendiğiniz her şeyin açıklamasını menüden okuyun kesinlikle. Ne işe yaradığı hakkında ipuçları oluyor birçoklarında.

Her taşın altına bakalım prenses

Hyrule halkı da sizden pek çok şey isteyecek bu ortada. Kimileri “Şöyle şöyle bir şey varmış, çok görmek istiyorum!” diyor mesela ve kopyalamayı öğrendiğiniz bir şeyse hop diye önüne çıkarıveriyor ya da öğrendiğinizde geri geliyorsunuz. “Benim oğlana şu balığı götür” diyenler de oluyor, elinizde bir obje varken zıplayamadığınız için de balığı doruktaki oğlana ulaştıracak bir yol bulmaya çalışıyorsunuz mesela. Buna benzeri irili ufaklı yan vazifeler, küçük oyunlar, haritada keşfedilecek bir dolu sandık bulunuyor. Ayrıyeten birtakım taşların altından para çıktığından sözün gerçek manasıyla her taşın altına bakmak da isteyebilirsiniz. Yani Zelda oyunlarındaki klasik keşfi ödüllendirme sistemi Echoes of Wisdom’da da pek yerli yerinde. Minyatür gözükmesine karşın haritası da oldukça geniş ve dolu üstelik.

Oyunun genel tatlılığı, yaratıcılık alanında verdiği özgürlük ve oynanabilirliği, “saf Nintendo eğlencesi” başlı başına övgüleri hak ediyor aslında. Fakat yüzümü ekşitenler ortasında birinci sırada envanter sistemi geliyor; her seferinde zibilyon tane obje ortasından seçim yapmak hakikaten yoruyor. Her ne kadar “sık kullanılanlar, en son alınanlar” vs biçiminde sıralamak hayat kurtarıcı olsa da, sık sık farklı objeler kullanmak gerektiği için o kadar şey ortasında aradığınızı bulmak tempoyu çok yavaşlatıyor. Bir de bu ekşilik biraz bana özel lakin oyunlarda bulmaca çözmekten pek hoşlanmadığım ve çabuk sıkıldığım için kimi bulmacalar sabrımın hudutlarını zorlamadı desem palavra olur. Açık sözlüyümdür, pek yaratıcı da sayılmam artık hani. Buna az evvel bahsettiğim arayüz sorunu da eklendiğinde benim için ekşilik biraz arttı alışılmış. Lakin siz elinizdeki muhakkak lego modülleriyle mükemmeller yaratabilen o özendiğim insanlardansanız ve bundan keyif alıyorsanız, Echoes of the Wisdom tam size nazaran diyebilirim rahatlıkla.